Yüce KUR’AN-I KERIM’den NAHL SURESI Ders–I
Değerli Celal YILDIRIM Hocamin ve değerli Lutfu DOĞAN Hocamin verdigi derslerden ve eserlerinden istifade ederek, bunlari kismen degistirerek ve kismen de ilaveler yaparak Yüce KUR’AN-I KERIM’den almamiz gereken Dersleri mumkun mertebe ailemle beraber almaya gayret ediyoruz ve ogrendiklerimizi hayatimizda tatbik etmeye calisarak ailecek mutlu oluyoruz. Bu degerli dersleri Allah’in takdiriyle bugunden itibaren okurlarimizla da paylasmak istedik. Allah takdir ettiyse, bu derslerin devamini da yapacagiz insAllah:
16/3: Gökler, yer ve ikisi arasindaki her sey Allah’in kudretinin damgasini tasimakta ve varlik aleminde mutlak bir düzen ve dengenin bulundugu aciklanarak akil sahiplerine ana fakir verilmektedir.
16/11: Yeryüzünün su ihtiyacini dengeli bicimde karsilayacak oranda denizler meydana getiren ve bir devridaim seklinde bunu buharlasma yoluyla harekete gecirip insanlarin yararina veren Sonsuz Kudret Sahibi’nin varligini, birligini bu fiziksel olaylarda gormemek icin kör olmak lazimdir. Nitekim Kur’an bu belgeleri siralarken “düşünen, düşünebilen bir millet” tabirini kullanmistir ki cok dikkat cekicidir.
16/12: Kainatta şaşmayan bir duzen vardır: her şey mutlaka bir hizmet için yaratılmış ve belli bir amaca gore var kılınmıştır. Gece ile gunduz, Güneş ile Ay ve yıldızları her gün gormekteyiz ki, Dunya yaratildi yaratilali bunlar bagli bulunduklari ilahi kanunlar cercevesinde hareket edip, vazifelerini yapmakta ve insanlara hizmet vermektedirler. Aklını bu yonde harekete gecirip kullanmasini bilen bir millet icin sayisi belirsiz belgeler, ibretler ve hikmetler vardir. Bütün bunlari ancak akil yoluyla anlamak mumkundur. Boylece Kur’an akla üstün değer veriyor ve Allah’in varligini, O’nun eserleriyle anlamanin mümkün olduğunu belirtirken bu imkanın akıl yoluyla gercekleşebileceğini ilham ediyor.
16/14: Denizlerin protein kaynagi oldugu, taze besin olan baligin sagligimiz uzerindeki olumlu tesirleri anlatiliyor. Ayrica denizlerden sus esyasi cikarabilecegimizi bildiriyor. Sonra da denizin onemi ve yarari uzerinde duruluyor. Allah’a inananlarin elbette denizlere sahip olmalarinin geregi anlatiliyor. Bugunku tarim alani denilince yeryuzundeki toprak alani anliyoruz, ama 50-100 sene sonra, gelisen teknolojiyle, artik denizler de insanlarin tarim alani olabilir. Sonra da gemilerin su ustundeki seyrine atıf yapılarak, cisimlerin belli kanunlarla su üstünde yüzmesini sağlayan yüce kudretin önünde eğilip secde etmemiz ilham ediliyor.
16/18: Varlik aleminde gorebildigimiz her sey insan icin, insan da Allah icin yaratilmistir. Her sey insan icin yaratildigina gore, Allah’in insanlardan yana olan nimetlerini saymak mumkun degildir. Bunca nimet karsisinda, nimeti vereni tanimamak kadar körlük ve bönlük olabilir mi?
16/21: Gerçeği bilip anlayan kalb ve kafalar hep diridir; göremiyenler, anlamayanlar hep ölüdür. Biz iç organlarımıza hükmedememekteyiz. Bu neyi gösterir? Kendimize bile tamamen sahip olmadığımızı!!! Ilahi kudret nasıl her şeyi tasarrufu altında tutup belli kanunlarla yürütüyorsa, gercekte bizim iç organlarimizi da tasarrufu altinda tutup belli kanunlarla hizmete sevketmistir. Bu kalb ve organlarla, onlara sahip olani tanimamak cehaletin en kötüsü değil midir?
16/22: Ahiret’e iman bir bakima, Allah’a ve O’nun peygamber ve kitaplarina imani gerektirir. Yalniz Allah’a inanmak, Ahiret’e inanmamak, Allah’a dosdogru inanilmadigini gosterir. Nitekim Mekkeli putperestlerin cogu Allah’in varligina inanir, fakat Ahiret’e, Peygamber’e ve Kitab’a inanmazlardi. Bu yuzden musrik, inkarci, kafir sayildilar ve Kur’an’da oyle anildilar.
16/24: AKIL hissin emrine girip, idrak olcusunu kaybedince, kisi ak’a kara, kara’ya da ak diyebilir. Nitekim devrin en buyuk edipleri, sairleri Kur’an‘in yuksek belagati karsisinda dize gelip gercegi itiraf ederlerken, musrikler ve musriklerin basini ceken sirf hislerinin esiri olarak Ona “eskilerin masallari” diyorlardi. Oysa Kur’an’in masalla, efsaneyle uzaktan yakindan ilgisi yoktur. Tumuyle ilmi, medeniyeti, adaleti, insane haklarini, ahlak ve fazileti, sorumluluk duygusunu butunuyle getiren ilahi nizamdir. Beser aklinin kiyamete kadar erisemiyecegi gercekleri beraberinde getirmistir.
16/27: Kiyamet gunu, musriklere yoneltilecek soruyla ilgili bir safhaya dikkatler cekiliyor ve gercegi arastirip bulan ilim adamlarinin o gun de gercegi bir defa daha dile getirecegi aciklaniyor. Boylece inkarin cehaletten ve duygusal davranmaktan kaynaklandigina, iman ve irfanin saglam bilgiden ve akildan kaynaklanip gerceklestigine isaret ediliyor.
16/28: Ölüm aninda görevli melekler inkarcilarin ruhlarini alirken, gercegi gorup anlayan o inkarcilar, ister istemez teslimiyet gosterip adetleri uyarinca yalan soylemege calisirlar. Artik son anda ne pismanligin, ne teslimiyetin, ne de yalanin hicbir yarar ve anlami yoktur. Ilgili ayetle bu husus belirtiliyor. Ölmeden önce bu teslimiyete erismenin geregine dokunuluyor.
16/30: Inkarci azginlar, inen Kur’an ayetlerine “eskilerin masallari” derken, hakk’i gercegi bilip anlayan ve Allah’tan korkup hayatini bu korku duzeyinde duzenleyen muminler ise ona sadece “hayir ve iyilik” derler. Cunku onlar Kur’an’in insanliga yalniz hayir ve iyilik getirdigini bilirler. Buna karsilik onlara iyiligin en guzeli verilir; onlar ADN Cennetleriyle mukafaatlandirilirlar.
16/32: Iman huzuru ve rahatligi icinde son nefesini vermek uzere olan muminlere, gorevli melekler gelince, once onlari selamlarlar, sonra da Cennet ile mujdeleyip oylece ruhlarini alirlar. Iste meleklerin inkarcilara ve muminlere karsi olan degisik davranislari, ilahi adalet ve rahmetin geregidir. Allah hic kimseye haksizlik etmez, cunku O, haksizligi haram kilmistir. Insanlar kendilerine haksizlik ederler. Hayat kanunlarina, ilahi kanunlara, Allah’in buyruklarina uymayanlar elbetteki bu tutumlariyla sozu edilen kanunlardan en aci tokadi yerler. Bunda kimselerin haksizligi soz konusu degil, kanunlara ters dusenlerin kendilerine yaptiklari haksizlik soz konusudur.
16/33: Inkari bilgisizlik temeline oturtup inatla birlestiren saskinlarin vay haline!!! Bunlara ilahi azab geldiginde veya ecelleri karsilarina ciktiginda uyanacaklari hatirlatiliyor ve boyle bir uyanmanin onlara hicbir fayda saglamayacagi vurgulaniyor.
16/34: Her kisi isledigi ve icinde tasidigi niyet ve amelle yuzyuze gelir; oyle ki herkes kendi saadetini, ya da bedbahtligini kendisi hazirlar. Hakk’i alaya alip batili savunanlar bir gun gelir de alaya aldiklariyla cepecevre kusatilirlar. Bu da Allah’in Kainat’da gecerli kanunlarindan biridir, gunu, saati ve sirasi gelince tecelli eder.